Bilgi Yarışması, Ana Sayfa

Ana Sayfa

İkili Yarışmalar

Kelime Yarışmaları

Zeka Yarışmaları

Günlük

Foto Kulüp

Bir Soru

Serbest Kürsü

Dostluk

Üyelik
Ana Sayfa
Seçkin Üyelik
Mesaj Kutusu
Tavsiye Et
Tıkla Kazan
Ödül Listesi
Gruplar / Sıralama
Sohbet Odaları
  Üyelik
Kullanıcı adı
Şifre
Yeni üye
Şifremi unuttum
Tavsiye Edenlere 10,00 Bonus
Tavsiye edeceğiniz e-posta adresi


%50 Daha Hızlı Flash Menü

Aktif soru
27.965
Aktif üye
894

Bayrak

GÜNLÜK ÖZELLİKLERİ
Günlük sahibiombasaran - TELMAŞA OPERATÖRÜ ;-)
Günlük adıBERAAT - Herkese açık günlük
Toplam okunma sayısı39443
Son güncelleme / Toplam kayıt28.01.2011 01:42:00 / Toplam kayıt: 6
KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN...

GÜNLÜK KAYITLARI
Devren Satılık/Kiralık Şair...Yeni yorum girAç/Kapa

Devren Satılık/Kiralık Şair...

Efendim duyamadım ?
Bugüne değin hiç kimse, ama hiç kimse,
Size şiir yazmadımı ?
Yok artık inanmam...

Şairlik boş meşgale,
O gitsin yaz, bu gelsin yine yaz
Sevgilin sağına döndü al kalemi eline,
Durma, o dönüşün hatrına yaz babam yaz...

Bu kadar mı ucuz kağıt kalem, bre mel'un şair
Ne israf edersin kıt kaynakları ?
Ben söyleyeyim, zira asıl kıt olan
Senin aklın....

Ama şair alışmış bir kere,
Duramıyor illede yazıyor illede ve biteviye,
Lâkin bu sefer gönlü boş, kalbi kırık...

Ve yine iç ses;
Bu kez ziyan olmamalı bu satırlar !
Aranızda eli kalem tutamayan aşık varmı ?
Devren satılık/kiralık şair var !
Hem eli kalem tutamayan aşıklara,
Hemde, bir güzel kelâma hasret ahulara özel....

Ne ? Hani ? Kim?
Efendim, duyamadım ?
Size hiç şiir yazan olmadımı ?
Çok ayıp !

Yaklaş usulca ve koy başını,
Dert yoldaşı omuzlara ..
Nede olsa bu acemi uslanmaz ;-)

(Murat Başaran / 28.01.2011 - İzmir)

Kayıt tarihi : 28.01.2011 - Toplam yorum : 0


Ebced-i Aşk.....Yeni yorum girAç/Kapa
EBCED-İ AŞK....

Aşk üç harften ibaret, nefret altı,
Eğer sonunda ikiye katlayacaksan
Hiç yemeyeceksin bu haltı...

Her seferinde takılmadın mı sayılara
Önce birine bir ekleyeceksin,
Sonra bir daha bir daha ve belki bir daha
Sıcak bir yuva kurabilmekti tek özlemin...

Ve her seferinde ayrı hüsran
Hayat dört işlemden ibaret değilmiydi ?
Neden bize düşen yalnız ikisi ?
Önce taksim-i hayat,
Sonrasında eksiliveren hayaller....

Eğer seni bana ekleyemeyeceksem
Neyleyim ebced-i hesabı !
Sen varsan bu işlemde cem-i hayat,
Eğer sen yoksan gülüm;
Gerek yok hiç ' sağlamaya'
Zira denklem baştan bayat........

Murat Başaran (17/01/2011 - İzmir)

Kayıt tarihi : 17.01.2011 - Toplam yorum : 1

Allah kolaylık versin

Bu derde düşenin işi çok zor

Girdiyse içine eğer bu illet

Yakar bitirir seni bu kor

 

Daldıysan  bu alametin içine

İster topla,ister çıkar

Ne menem duygudur anlayamazsın

Adamı çok fena çarpar..

 

Mecnun çöllerde divane

Ferhat dağları delerken

Kerem yanmadı mı

Bu derde çare ararken..

 

Boş ver hesabı kitabı

Aklına mukayyet ol sen

Bu dert adamı yer bitirir

İş açma başına durup dururken :)

 

Murat şiirini defalarca okudum..(Anlamadığım için değil haa,çok beğendiğim için :)) ) Eline yüreğine sağlık,harika olmuş.Şiiri çok sevmem ama senin yazdığın her şiiri büyük keyif alarak okuyorum..Ama okuduktan sonra bişey beni dürtüyor bende rastgele sallıyorum böyle..Senin şiirin bu kadar güzel olunca,biraz basit kaçıyor ama senin şiirinin kıymeti ortaya çıkıyor bu vesileyle :))


Murat :) Değerli renkdaşım, şiirimi okumaya ve yorumlamaya değer bulduğun için teşekkür ediyorum. Beğeni kısmına karışmam o tamamen kişisel bir problem ;-)  Şaka bir yana şiirin için 'basit' kelâmını esefle kınıyorum, zira kaliteli ve atışma tabanlı bir şiir olmuş. İnsanın o an içinden gelen duyguları kaleme alıp içine azıcıkta akıcılık ve zekâ katmasıyla olmuyormu zaten şiir. (Sanatsal kısmına karışmam henüz haddim değil) :)) Benim şiirlerim genelde 3-5 dakikada dökülüverir kâğıda, en fazlası 10 dakika buda sadece o anlık duyguyu veriyor fikrindeyim. Sizin şiirinizde aynı mihvende , anlatılmak istenen anlatılmış bana yeter. Eylemlerim sürecek der, saygı ve sevgilerimi sunarım :)


Kayıt tarihi : 24.01.2011 12:46:00 - Yorum sahibi: aydemirfb


Cümletten aşk olsun!Yeni yorum girAç/Kapa
Tasavvufta şöyle güzel bir adet varmış:

Dervişin biri, yine bir dervişler topluluğu içerisine gelip, selam vererek oturduktan sonra, topluluk gelen dervişe
"Merhaba!!" yerine
"Aşk olsun!!" dermiş...
Derviş de "Aşkınız cemal olsun
Efendim!!" diye mukabele edermiş...
Bu sefer topluluk "Cemaliniz nur olsun!!"
Dediğinde, derviş "Nurunuz ayn olsun!!"
Dermiş ve böylece selamlaşma bitermiş....

Tasavvufta aşk o derece içselleştirilmiş, o derece özümsenmiş ki.... Selamlaşma bile aşk üzerine kurulmuş...
Tasavvufta bütün diyalogların böyle kalbi incelikler içerisinde cereyan, Etmesi ne kadar hoş değil mi?....

Bir de günümüzdeki selamlaşma diyaloglarını düşünün......

" - Nabers lan !!"

" - Selam moruk !!"

Tasavvuftaki aşk anlayışı, elbette "televole aşkı" bir aşkanlayışıdeğildir...
Günümüzde, bir çok temel kavramda olduğu gibi "aşk" kavramı da
"kavram kargaşası" içerisine sokularak, gerçek anlamından kopartılmış ve çok daha farklı anlamlarda kullanılır olmuştur....
Artık yaşanan bazı edepsizliklerin bile "aşk" olarak nitelendirildiği hepimizin malumudur....

Yine bahse konu yazıda;
Tasavvufta "Aşk nedir" diye sorulsa,
"Aşk, Maşukun rızasıdır" cevabının alınacağı kayıtlıdır...
Maşuk ise, hakiki aşkta elbette Allah'tır...

Düşünceler davranışları, davranışlar da düşünceleri etkiliyorsa; ve insan... ki onun ruhi, fikri ve hatta bedeni yapısı böyle bir etkileşim sonucu şekilleniyorsa; Tasavvufun, hayatın her bir anını hiçbir boşluk bırakmadan neden çepeçevre kuşattığını çok daha iyi anlıyorsunuz.... Velevki, bu bir selamlaşma anı olsa bile.... Boşluğa asla izin yok.... Size atılan "irtibatı koparmayalım" formatı dolayısıyla, siz artık bir pergelsiniz.... Bir ayağınız olması gereken noktada sabit, diğer ayağınız yetmiş iki milleti dolaşmakta.... Ama irtibatı koparmadan... Boşluk bırakmadan ....

Cümleten aşk olsun!....


Kayıt tarihi : 7.12.2010 - Toplam yorum : 3

"Aşk olsun" Murat diye başlıyım da selamın karşılıksız kalmasın :)

Tasavvufu anlamak için 0nu yaşamak gerekir demiş Peygamber efendimiz.Yani bizim tam olarak anlamaya aklımız yetmez.Ama senin anlattığın şekilde olmasa bile,selam moruk gibi kaba saba laflar yerine düzgünce selamlaşıp hal hatır sorabilse keşke insanoğlu..

Tasavvufun dili,müziği,şiiri o kadar etkileyici ki hepsini anlamaya aklımız yetmesede nerde kulağımıza gelse insanı büyüleyen yanıyla hemen içine çekiyor.

Ayrıca Tasavvuf diyince aklıma ilk gelenYunus Emre ve şu güzel dizeleri:

Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne âkilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi


Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi

Bende senin gibi cümleten "Aşk olsun" diyerek şimdilik bitiriyorum ama irtibatı koparmadan :)

Murat :) Aşk ve muhabbet varsa irtibatı koparmak akıl işi değildir kanatimce ;-) Bir hikâye daha o vakit :


Kayıt tarihi : 7.12.2010 13:05:00 - Yorum sahibi: aydemirfb
Ağzına Yılan Giren Kişi
Adamın biri ağaç altında uyurken ağzına yılan girdi.
Bunu uzaktan gören yiğit bir atlı koştu ve hemen uyuyan adamı uyandırıp kırbaçlamaya başladı ve 0na yerden çürük elmaları yemesini emretti. Adam korkudan yedi.
Sonra yiğit adamı kırbaçlayarak koşturuyordu. Zavallı adam çöllerde saatlerce koştu. Kan ter içinde kalmıştı. Nihayet yere... diz çöktü ve başladı kusmaya.
Yılan çıkıverdi. Adam yiğite minnetle baktı ve 'A yiğidim bunu neden baştan demedin, sana düşman kesilmiştim şimdi minnettarım, canım kurtuldu. 'dedi.

Yiğit 'Baştan desem ödün patlar yaşayamazdın. Kurtulman için kırbaç, çürük elma ve koşma gerekiyordu 'dedi.

İyi anla! Ağzına Yılan giren adam sensin.
Yiğit, Hak Nebi...
Kırbaçlar dünyevi eza ve belalar.
Çürük elma fakirliktir.
İçinden çıkan yılan ise nefsin
Onu defetmeden kurtulamazsın.
Kayıt tarihi : 8.12.2010 01:01:00 - Yorum sahibi: ombasaran

Çok güzel bir kıssadana hisse daha..

Kırbaç sırtımızdan hiç inmiyor evelallah..Çürük elmayıda yiyoruz bolca,ama binlerce şükür yinede halimize.Tez zamanda içimdeki yılandan kurtulabilmek ümidiyle,eline sağlık Murat :)

Murat : Yazıkki içimizdeki yılandan bu dünydada kurtulamayacağız ancak terbiye edebilmek elimizde çok şükür. Yiğit öyle ayarlamış ve haşa yoğurt yiyişine karışılmaz vesselâm ;-)


Kayıt tarihi : 9.12.2010 00:09:00 - Yorum sahibi: aydemirfb


ÜSTAD'DAN SEÇMELER....(NFK)Yeni yorum girAç/Kapa

ÜSTAD'DAN SEÇMELER....(Necip Fazıl Kısakürek)

Özel Araba

Üstad’a sorarlar:”Üstad özel arabanız yok mu?” keskin zekâ küpünün verdiği cevap hikmet doludur:”Ona en son bineceğiz.”

 Çünkü Siz Yapmadınız

Necip Fazıl’la yakınlıgı ve dostlugu olan Prof. Ayhan Songar, Üstatla bir sohbeti sırasında, televizyonda yaptıgı programı seyredip seyretmedigini sormuş.

Necip Fazıl: — Gördüm, demiş.

Ayhan Songar: — Tabii begenmediniz, diye eklemiş.

Necip Fazıl afallamış: — Nereden anladın?

— Çünkü siz yapmadınız...

 Tüm Dillerde Aynı Önemdeki Kelimeler

 Bir gün bir dostu Üstada şu soruyu yöneltir:

 -Üstad, dünyanın tüm dillerinde aynı ölçüde önemli olan kelimeler var mıdır?

 Üstadın cevabı:

 -Evet, Necip Fazıl...

 Keresteci

 Necip Fazıl bir konferansında isim vermeden gazetelerin tenkidini yapiyormuş. Fakat o şekilde açık konuşuyormuş ki, bu işlerle çok az ilgili olan dahi hangi gazeteden söz edildiğini anlarmış Dinleyenlerden biri hatibin sözünü keserek:

 Hangi gazeteden bahsediyorsunuz?

 Necip Fazıl sorar:

 Siz ne iş yapıyorsunuz?

 Keresteciyim.

 Belli,otur!

 Edebiyatçı Baba

 Necip Fazıl,oğlu Mehmed'i kırmaz ve ödevini yapar.Ödevden "orta" not alan küçük Mehmed eve geldiğinde üzüntülü şekilde babasına sitem eder:

 "Baba bu nasıl iş.Herkes seni edebiyatçı biliyor.Bense senin yaptığın ödevimde zar zor orta aldım."

 Üstadın tebessümü dudaklarına yayılır: "Üzülme evlat! Şarlo'da kendisine benzeyenler yarışmasında sonuncu olmuştu."

 Maymun Yüzü

 Necip Fazıl,Büyük Doğu'nun kapağına Falih Rıfkı Atay'ın bir resmini yaptırır.Atay'ın bir yüzü normal,diğer yarısı maymun başı.Falih Rıfkı,üstadı mahkemeye verir.Araya giren yakınları,Necip Fazıl'a yazardan özür dilemesini ve mahkemenin kapanmasını isterler.Üstat,"Peki" der,"Özür dilerim,ama Falih Rıfkı'dan değil maymundan..."

 Asgari Kafa Çilesi

 Üstad Necip Fazıl,bir yerde heyecanlı bir konferans vermektedir.Toplantının sonunda yanına yaklaşan Cumhuriyet gazetesi muhabiri,tahrik edici bir soru sorar:"Siz İsmet İnönü'ye komünist diyormuşsunuz,doğru mu?" Necip Fazıl'ın cevabına bakın:"Ne münasebet.Ben 0na komünist diyemem.Çünkü bir komünistte bile asgari kafa çilesi olur.Ben İnönü'de o kafayı göremiyorum."

 İstifa

 Mahkemede hakim, Necip Fazıl'a: - Bak, der. Seni bundan böyle bir daha huzurumda görmeyeceğim, öyle değil mi? Necip Fazıl sorar: - Hakim Bey, yoksa istifa mı ediyorsunuz?

Başımıza Kulak Lazım

Üstad ikdarı çok eleştirirmiş yine inönü dönemi kulakları duymayan İnönü'ye itafen dergisine başlık atar BAŞIMIZA KULAK lazım üstadın yeniden tutuklanması için sebeb ama taşı gediginde oturmuş

 Lüks Gemi Ve Tuvalet

 Bir gün büyük şair Necip Fazıl Kısakürek'e sahilde rastlayan bir hayranı; ''Üstad, senin bütün mücadelelerin güzel, hizmetlerin eşsiz ama şu ....... tarafın olmasa diye tenkit eder.. Bunun üzerine Necip Fazıl tebessüm ederek: ''şu boğaz'dan geçen lüks ve güzel gemiyi görüyor musun? Bak ne kadar lüks ve konforlu değil mi? İşte böylesine lüks geminin tuvaleti de vardır.'' der...

 Maymuna Dönmek

 Necip fazıl kısakürek, sakal bırakmaya karar verir ve bırakır. Sakallı halini görenler şaşırırlar. Hatta bazıları hakaret etmek bile ister. Fakat üstad bu. Hiç lafın altında kalır mı? Adama laik olduğu cevabı verir. Üstadın sakallı halini gören biri, üstada hakaret etmek için karşısına geçip sakallı halini kastederek; -“Yahu Maymuna dönmüşsün!” der. Bu söz üzerine üstad adama haddini bildirir: -“Öylemiii, peki o zaman arkamı döneyim!.."

 Küçük Bir Şey

Bir gün Necip Fazıl, “Osman bekle, ben bir küçük abdest bozacağım” der. Osman Yüksel nükteyi patlatır: “Estağfirullah Üstad, senden küçük bir şey sadır olmaz.”

Peygambere Ne Gerek Var

Necip Fazıl vapurla Karaköy'e geçerken, yanına biri yaklaşıp:

"Üstad", diye sormuş "Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik."

N. Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:

"Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçsene karşıya" cevabını vermiş.

(Cagriweb'den alıntıdır, yanılmıyorsam Üstad bunu "O ve Ben" isimli kitabında veya herhangi bir konferansında anlatmıştı.)

SAHTE KAHRAMANLAR

1960’lı yıllar, Üstad’ın “Sahte Kahramanlar” konferansı ile Türkiye’yi salladığı yıllar. İşte bu “Sahte Kahramanlar” dolayısıyla Ankara’ya gittiği zaman, devrin başbakanı bir adamını göndermiş Üstad’a adamın getirdiği mesaj şu: —Muhterem Üstadım, sayın başbakanımızın size çok selamları var. -Aleyküm Selam ,ne diyor? —Sahte kahramanlar konferansında kendilerinden söz edilmemesini istiyorlar. Başbakanın adamının sözü bitince şöyle gürlemiş Üstad: —Var git söyle 0na, sahte kahraman olmak da bir seviye işidir. 0nda bu seviye de yok, merak etmesin bahsetmeyeceğim.

NASIL GEÇiRiR?

Necip Fazıl'a, "Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi?" diye sormuşlar. "Evet geçirir" demiş. Bunun üzerine "deveyi mi küçültür, yoksa iğneyi mi büyültür?" demişler. Necip Fazıl, ilahi kudretin sonsuzluğunu ifade babında, şu cevabı vermiş:

- Ne deveyi küçültür, ne iğneyi büyültür. Gökteki yıldızları senin gözbebeğine sığdırdığı gibi, vızır vızır geçirir.

35'lik Top

Üstad’ın yurt dışında olduğu bir sırada, ardından atıp tutan birisini 0na haber verirler. Üstad: “Ne yani der, ucuna sivrisinek kondu diye 35’lik topu ateşleyemem!”



Kayıt tarihi : 22.11.2010 - Toplam yorum : 8

  Necip Fazıl'a bir gün sormuşlar: "Neden sigarayı bu kadar çok seviyorsunuz?" diye,
"Benim için yanan bir tek o var." demiş.

              ***

  Necip Fazıl, Osman Yüksel'e bir tomar kağıt göstererek, "İşte şeceremiz. Benim soyum Kısakürek ailesi. Dulkadiroğulları'na dayanır..." diye övünür.
 Serdengeçti:
"Üstad çok güzel ama, ne yazık ki siz en alta düşmüşsünüz!" diyerek takılmak ister.
Çile şairi altta kalır mı? Şecereyi ters çevirir ve adını en üste çıkarır, sonra da:
"Bütün bunlar, beni hazırlamak için gelmiş geçmişlerdir!" der. :))

             *** 

 Zeki insanın hâli de bir başka oluyor :))

Murat : Eksik kalanlardan devam o zaman ;-)


 Üstad her zamanki gibi odasında günlük makalelerinden birini yazıyormuş. Yanına bir talebesi gelmiş ve bir rüyasını anlatmaya başlamış:

-Üstadım rüyamda bütün otlar Allah’a(c.c) secde ediyordu, ama tütün etmiyordu.

Üstad talebesine bakmış ve demiş ki:

-O zaman getirin o kafiri yakalım!

——————–=——————–

Üstad’ın çalışma odasına giren bir yazar odaya göz attıktan sonra:

-Hayrola Üstad, çalışma odanda hiç kitap yok, siz hiç kitap okumaz mısınız? diye soru sorduğunda, Üstad şu cevabı verir:

-Sen hiç süt içen inek gördün mü?

——————–=——————–

Bir yaz günü… Sofra kurulmuş, yemek yenilecek… Her şey hazır… Merhum Üstad Necip Fazıl Kısakürek, masanın üzerindeki içi su dolu “viski şişesi”ni görünce sorar:

-Bu ne?

Cevap verir, oğlu;

-Baba; soğuk su için…. Buzdolabına ancak bu şişeleri koyabiliyoruz da!…

İtiraz eder üstad:

-Olmaz!..

İzaha çalışır oğlu…

-Baba inan ki çok iyi temizledik, bol sabun ve kaynar sularla yıkadık.

Üstad yine “olmaz” der ve şu ibretli sözler dökülür ağzından:

-O halde oğlum; yarın lazımlık satan bir dükkana gideceksin ve oradan el değmemiş bir lazımlık alacak, çorbanı da bu lazımlıkla içeceksin!

-İçebilir misin?… Elbette içebilirsin… Hiçbir mahzuru da yok… Amma velakin; mantığın kabul etse de, ruhun kusar bu çorbayı!

——————–=——————–


Necip Fazıl’a “Sevgi mi, Nefret mi?” diye sormuşlar.. Nefret demiş.. Çünkü Nefretin sahtesi olmaz..

——————–=——————–


Üstad Necip Fazıl Kısakürek bir gün konferans verirken salonda bulunanlardan birisi kürsüye salatalık fırlatır. Salatalığı eline alan Necip Fazıl salondakilere dönerek:

-“Birisi kimliğini göndermiş, kiminse gelsin alsın” der.

——————–=——————–

Üstada bir konferans sırasında bir genç sorar:

-Osmanlı emperyalist değil miydi?

Cevap dikkate şayandır:

-Evladım eğer Osmanlı emperyalist olsaydı şu anda bu soruyu Fransızca değil Türkçe sorardın.

——————–=——————–

Üstat, 1960’larda Amasya’da bir konferansa geliyor. Salon tıklım tıklım dolu… Üstat konferansını verirken bir tanesi itiraz ediyor. İtiraz eden ayağa kalkıyor. Üstat soruyor:

-“Kimsiniz?”

İtiraz eden:

-“Ben buranın Alay Komutanıyım” diyor.

“Peki, buyurun oturun” diyor.

Üstat konferansa devam ediyor. Öylesine asabi bir mizaca da tabii tahammül etmesi mümkün değil. Dinleyiciler kendini kaptırmış konuşmanın büyüsüne. Üstat tekrar soruyor:

“Kimdi o itiraz eden?”

İtiraz eden ayağa kalkıyor:

“Benim” diyor.

Üstat bakıyor:

“Peki, oturabilirsiniz” diyor.

Üstat konuşmasına tekrar devam ediyor. Üstat üçüncü kez soruyor:

-“Kimdi o itiraz eden?”

İtiraz eden tekrar ayağa kalkıyor:

“Benim” diyor.

Üstat:

“Peki, oturun” diyor.

Ondan sonra üstat salona dönerek şu cümleyi söylüyor; “Asker fikirden anlamaz, emir verip kaldıracaksın, emir verip oturtacaksın.”

——————–=——————–

Yıl 1939… Çankaya’nın kalemşoru Falih Rıfkı Atay, Caddesbostan’daki villasına Necip Fâzıl’ı yemeğe davet eder. Bir ara sofrada şöyle der:

-Yahu, Necip Fazıl senin tarzında, senin çapında bir adam, nasıl Müslüman olur?

Üstadın cevabı, anlayana zehir zemberek:

-Benim çapımı geç. İnsanın çapı yükseldikçe Müslümanlığa bağlanmak ve 0ndan başka hiçbir şey tanımamak şansı artar.

——————–=——————–

Bir gün Necip Fazıl, bir üniversitede konferansa katılmış…

Çıkıp her zamanki gibi Din ve Allah kavramı hakkında konuşmuş…

Konuşması bittikten sonra, 0nunla karşıt görüşlü olan bir Profesör, Necip Fazıl’a

-Siz önceden çıkıp farklı şeyler söylerdiniz, şimdi ise o sözlerinize çelişen şeyler söylüyorsunuz…

Yazdığınız şiirler hala ezberimdedir… bu ne demek oluyor? ‘

Necip Fazıl’ın cevabı meleklere parmak ısırtacak bir cevap olur .

-Benin geçmişim bir çöplüktür ve çöplükleri sadece köpekler kurcalar.

——————–=——————–

Üstada çok sigara içtiğini söyleyenlere Üstad:

-”Yüce dağların başı dumansız olmaz” dermiş.

——————–=——————–

Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış.

Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil.

Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl’a demiş ki:

-“Şunun haline bak,oruç tutmaktan ne hale gelmiş” demiş.

Tabi Necip üstad altta kalırmı hemen cevabı yapıştırmış:

-“Aaa Nazım sen bilmiyormusun hayvanlar oruç tutmaz…”

——————–=——————–

İstanbul’da binler toplanmış, üstad kürsüye çıkıyor ve mübarek ağzından şu ibret verici sözler diziliyor:

- Aya giden, yıldıza giden milletlere imrenen ey Türk Gençliği ! Yirmi yaşındaki Fatih’in ahlak fezasından düştüğünüz bu günkü çöplüğe bakın ve utanın ..!

——————–=——————–

Necip Fazıl’ın da içinde bulunduğu uçak, Yeşilköy Havaalanından kalktıktan kısa bir zaman sonra arızalanır ve geri döner.

Havaalanındakiler merakla, “Ne oldu, nasıl oldu?” diye sorarlar. mübareğin cevabı hem teslimiyetçi hem de hikmetli:

-Ahirete kabul etmediler, geri döndük.

——————–=——————–

Sultanü’ş-Şuârâ Necip Fazıl Kısakürek’e (1905-1983), meşhur ve ahlaksızlığın naşiri haline gelmiş bir gazetenin tirajının çok yüksek olduğu söylenince Necip Fazıl:

-“Milyonların girip çıktığı tuvaletleri kimse kutsal saymaz” demiş.

——————–=——————–



Kayıt tarihi : 22.11.2010 19:49:00 - Yorum sahibi: ecz35

Lisede okurken Necip Fazıl'ın yazdığı ''Reis bey''  i sahnelemiştik.O kadar çok sahnesi vardı,hepsinde bulunmadığımız için konunun ne olduğunu yıllar sonra film olarak tv de yayınlandığında öğrenmiştim :))Üstat bunu bilse bizede iyi bir laf sokardı heralde :))

Necip Fazıl'a bir gün sormuşlar:  "Neden sigarayı bu kadar çok seviyorsunuz?" diye,
"Benim için yanan bir tek o var." demiş.Geçen gün okumuştum bunu,okurken bu anekdot yoksa ben eklerim diye düşünmüştüm ama eczacı arkadaşımız erken davranmış :) Ama şimdi bana niye sigara içiyosun diyenlere bende bu cevabı veriyorum sonrada Necip Fazıl'dan alıntı olduğunu belirtiyorum ama :))

Keyif alarak okudum,eline sağlık Murat :)

Murat : Asıl değerli yorumunuz için ben teşekkğr ederim. Madem sigaradan açıldı bahis  zaman buyrun ;-)

Edebiyata düşkünlüğü ile tanınan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Şener, ünlü şair Necip Fazıl ile ilgili ilginç anılarını da anlattı. 15 yıllık siyaset hayatında birçok kez konuşma yapan Şener, ilk konuşmasını Necip Fazıl’ın konferansında yaptığını söyledi. İşte Şener’in unutamadığı Necip Fazıl ile ilgili iki anısı:

‘SİGARAYI KURTARIN’

“1976 ya da 1977 yılıydı. Sivas’ta edebiyat okuyordum. Sivaslı bir grup genç olarak, Necip Fazıl’ı Sivas’a konferansa çağırdık. Üstadı getiren organizasyonda ben de vardım. Necip Fazıl konuşmasına başlamadan önce, topluluğu hazırlama görevi bana verildi. Ve ben Necip Fazıl konferansa başlamadan önce, salonda bulunanlara Necip Fazıl ile ilgili bir konuşma yaptım. Bu, benim kalabalığa yaptığım ilk konuşmadır. Konuşmamı yaparken, arkadaşlar Necip Fazıl’ın hazır olduğunu belirtip, konuşmamı bitirmemi istediler. Necip Fazıl ise, konuşmamı beğendiği için, ‘bırakın konuşmaya devam etsin’ demiş.”

“Necip Fazıl ı Sivas’a geldiğinde bir otele yerleştirmişler. Biz de bir ihtiyacı olup olmadığını öğrenmek için, odasında ziyaret ettik. Baktık, Necip Fazıl konferans metnini hazırlıyor. Masanın üzerinde konferans notları, çay ve sigarası vardı. Bir anda çay döküldü. Hepimiz birden notları kurtarmak için koşturduk. Hep birimizin bir kağıdı tutmaya çalıştığını gören Necip Fazıl bize, “bırakın notları sigarayı kurtarın sigarayı’ diye bağırdı.”

Sigara içmenin helal mi haram mı olduğu hususunda Üstad diyor ki: “Helalse içiyorum, haramsa yakıyorum.”

İşin eğlencesi bir yana sigara içmeyi tabi ki tasvip etmiyoruz. Üstadın konuyla ilgili bir şiiriyle bitiriyoruz.

Kopkoyu bir sis içinde bir akşam
Hatırına düşeceğim belki
Bir an ıslayacak yağmur yüzünü
Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın
Sonra sıcak yatağında uzun uzun
Ağlayacaksın Ağlayacak.!

Boğazında bir şeyler düğümlenecek
Ah yanımda olsaydı diyeceksin
Tüm yıldızlar gülecek haline Ay'da göz kırpacak
İliklerine işleyecek bensizlik
Kahrolacaksın...!

Bir sigara tüttüreceksin ihtimal
Ufku seyredeceksin saatlerce
Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü
Sonra hayalim gelecek karşına
Bir Şiirimi mırıldanacaksın
Hıçkıracaksın..!

Gönlünden atamadığın gibi kafandan da
Silemeyeceksin beni düşlerine gireceğim her gece
İnce bir hüzün bürüyecek yüzünü
Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman
Anlayacaksın..!

Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin
Kafan gibi kaleminde işlemeyecek
Unutmak isteyeceksin her şeyi
Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi
Kıvranacaksın.!


Kayıt tarihi : 22.11.2010 21:11:00 - Yorum sahibi: aydemirfb

 �Helalse içiyorum, haramsa yakıyorum.�

Sağolsun Necip Fazıl,okuduklarım sayesinde kendimi savunmak için epey malzeme sahibi oldum..Sağolasın Murat :))

Murat :) Yinede naçizane 'tefekkürle içme' konusunu dikkate almanızı  tavsiye edeyimde vebale ortak olmayayım ;-)


Kayıt tarihi : 23.11.2010 11:25:00 - Yorum sahibi: aydemirfb
Üstada bir gün "bir kadının akıllı olduğunu nasıl anlarsınız?" diye sormuşlar.Konuşmalarından anlarım diye cevaplamış.Peki kadın hiç konuşmazsa??? "vallahi o kadar akıllısına rastlamadım henüz "şeklinde cevap vermiş. :)))

Murat:) Ve ne yazıkki ne üstad öncesi nede sonrası hiç bir şey değişmemiş ::))))

Kayıt tarihi : 24.11.2010 01:25:00 - Yorum sahibi: pytonn
NE YAPAYIM O KADR ÇOK VARKİ ;-)
Necip Fazıl ve Nazım Hikmet birlikte lokantaya giderler. Garson siparişleri almaya gelir ve Hikmet'e ne istediğini sorar.
Nazım Hikmet:
-Bana bir tabak pilav, üstüne de et getir. Der.
Üstad ise:
...-Bana da bir tabak pilav, ama üstüne etmeden getir! :)

Kayıt tarihi : 28.11.2010 18:57:00 - Yorum sahibi: ombasaran

 Devam edelim o zaman :)

  *Üstad’ı sendika yemeğine davet etmişler.
Yemekten sonra :
-Üstadım demişler sendika hakkında bir konuşma yap da …. Millet sendika hakkında bilgi sahibi olsun!
Onlar öyle söyleyince üstad aniden ayağa fırlamış öfkeyle. Sonra da almış mikrofonu eline demiş ki:
-Sanmayın ki yemeğinizi yedim diye gönlünüze göre konuşacağım! sendika patronun zulmüne karşı kurulmuş ikinci bir zulüm müessesesidir!...

  *Üstad Yenilgi ve mağlubiyeti kabul etmezdi. Bir gün bir tren istasyonunda 0nun sinirli sinirli gezdiğini gören bir hayranı (bazı rivayetlere göre 0nu sevmeyen biri) sorar:
- Ne oldu Üstad treni mi kaçırdınız?
Üstad böyle bir ithamı kabul eder mi? Treni kaçırmak bir eksiklik bir yenilgidir.
- Kovdum gitti der. 


Devam devam devam ....


Kayıt tarihi : 28.11.2010 19:27:00 - Yorum sahibi: ecz35

  *HAYVAN TEKMESİ

 Necip Fazıl yolda yürürken birisi ayağına çarpar ve yoluna devam eder. Necip Fazıl’ın karşılık vermediğini gören arkadaşları sebebini sorarlar. Üstadın cevabı hazırdır: “Sizi bir hayvan tekmelemiş olsa ne yapabilirdiniz?”

Murat : Durmak yok yola devam ;-)


Kayıt tarihi : 28.11.2010 19:35:00 - Yorum sahibi: ecz35

 *İKİ BÜYÜK ŞAİR

 Bir gün kendisine, bir dostu: -Üstad, dünyada iki büyük şair var, demiş. Necip Fazıl’ın tepkisi şu olmuş: -Öteki kim?

 *KIRIŞIKLIKLAR

 Muhittin Nalbantoğlu’nun hatıralarından öğreniyoruz. İlhami Bekir Tez, Necip Fazıl’ın yüzündeki kırışıklıkları göstererek: “Şu simadaki kırışıklıklara bak Üstad!” deyince önce hafakanların sanatçısı, daha sonra huzur ve teslimiyetin şairi olan Necip Fazıl tokat gibi cevap verir: “Bu dehanın kalıbını yapacak yetenek sende varsa o kalıbı yap alnına bas.”

Murat : Yalnız üstada arada üç ihlas bir fatihada istirham edeceğim, zira kendisi öyle vasiyet etmiş....


Kayıt tarihi : 28.11.2010 19:39:00 - Yorum sahibi: ecz35


DEVE İLE FARE......Yeni yorum girAç/Kapa


Bir fare bir devenin yularını eline aldı kurula kurula yollara düştü. Deve tabiatındaki mülâyimlik yüzünden sessizce farenin arkasından hiç itiraz etmeden yürüdü. Bunun üzerine fare kibirlendi:

 

"Ben ne pehlivan ne yiğit biriymişim ki koskoca deveyi sürükleyip götürüyorum." dedi kendi kendine.

Deve farenin bu düşüncesini ve gururlanmasını anladı.

"Hele bir sırası gelsin ben o zaman senin dersini veririm." diye düşündü, sabırla yürümeye devam etti.

Gide gide derken büyük bir ırmağın kenarına vardılar. Fare ırmağı görünce durdu. Âdeta kanı dondu. Deve bunu görünce:

"Ey dağlarda ovalarda önümde yürüyüp yol gösteren, neden durdun, sen benim kılavuzum, öncümsün yürü ki arkandan geleyim." dedi. Fare geri geri çekildi:

"Bu su pek büyük, pek derin bir su boğulmaktan korkuyorum." dedi.

Su devenin ancak dizine geliyordu:

"A kör fare su diz boyuymuş, neden bu kadar korktun. A hayvanların yüz karası." dedi deve. Fare:

"Dizden dize fark var, senin için karınca olan bizim için ejderha sayılır. Senin için diz boyu olan su benim boyumu yüz kere aşar." dedi. Deve:

Öyleyse, dedi. Bir daha küstahlık etmeye kalkışma da canın yanmasın. Kendin gibi farelerle boy ölçüş devlere yanaşma!" Fare hatasını çoktan anlamıştı.

"Tövbe ettim, Allah (c.c.) rızası için beni bu sudan geçir." diye yalvardı.

- Toprak yemeye alışırsan, seni, bundan menetmeye kalkana düşman olursun.

- Puta tapanlar bu tapınmayı huy edindiklerinden bunu menetmeye kalkanlara düşman olmuşlardır.


(Mesnevi'den)



Kayıt tarihi : 29.07.2010 - Toplam yorum : 3

Kabir
Behlül Dânâ hazretleri, Halife Harun Reşid’e soruyor:
- Toprağın altında en fazla ne var?
- Bunu bilemeyecek ne var, ölü var.?

- Hayır, Sultanım ölüler değil feryatlar var.

İman ile gidenler, niye daha çok çalışmadık, niye daha çok ibadet yapmadık diye,
iman ile gidip, günahkâr olanlar da niye bu günahları işledik diye,
kâfirler ise neden küfre sebep olacak işler yaptık diye herkesin feryadını bastırarak,
feryat ederler.

İnsanın ahiret hayatı, ölümü ile başlar. Kabirdekilerin feryatlarını insanlar ve
cinler dışında herkes duyar.

Peygamber efendimiz,
(Eğer hayvanlar, ölümden sonra insanların başına gelecek olan dehşetli anı,
bilecek olsaydılar, deri kemik kalacakları için, yiyecek et bulamazdınız) buyurdu.

Ama insanlar bildikleri halde gaflet içindeler....
Kayıt tarihi : 30.07.2010 00:48:00 - Yorum sahibi: ombasaran
                 Ok gibi doğru olsam;


                 Yabana atarlar beni.


                 Yay gibi eğri olsam;


                 Elde tutarlar beni...


                       Mevlana.

                         :X06

Fırçalayıcı alay, ne ok ister ne de yay ;-)



Kayıt tarihi : 30.07.2010 12:00:00 - Yorum sahibi: ecz35

                                           *****

                       Akıllı insanın dili yiğidin kamçısı gibidir...

                                           *****

                       Bildiğini bilenin arkasından gidiniz,

                       Bildiğini bilmeyeni uyarınız,

                       Bilmediğini bilene öğretiniz,

                       Bilmediğini bilmeyenden kaçınız...

                                   (Konfüçyus)


Murat :) Kamçınızın hışmı pek bir şiddetliymiş vay karşısına çıkanın haline ;-)


Kayıt tarihi : 30.07.2010 12:21:00 - Yorum sahibi: ecz35


BERAT KANDİLİNİZİN HAYIRLARA VESİLE OLMASI DİLEĞİ İLE...Yeni yorum girAç/Kapa

Şaban ayının 15. gecesi olan günde af ve mağfiret için kalkan eller, beraata eriyor. 26.07.2010 Bir yıllık iyiliğin, kötülüğün Allah katında bilançoya geçtiğine inanılan gecede Müslümanlar af ve mağfiret yollarını arayacak.

Kandil dolayısıyla bir mesaj... yayımlayan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, af ve arınma anlamı taşıyan bu gecenin inananlara, Yüce Yaratıcı'nın sonsuz rahmetine iltica etmeleri gerektiğini bir kez daha hatırlattığını ifade etti. Berat'ın Kur'an'la buluşma ve Hz. Peygamber'in eskimez öğütlerine kulak verme fırsatı sunduğunu dile getirdi. Kandilin insanlara, hızlı bir şekilde geçen hayatta durup düşünme, öze dönme ve günahlarla kirlenen gönül dünyasını temizleme uyarısında bulunduğunu vurgulayan Diyanet Reisi, mesajında şunları kaydetti:

"Bu gece, Rabb'imize, kendimize ve insanlığa karşı sorumluluklarımızı hatırlatır, hata ve günahlardan tövbe ederek uzaklaşma imkanı sağlar." Berat Gecesinin beş ayrı özelliği vardır 1. Bütün hikmetli işlerin ayırımına başlanması. 2. Bu gecede yapılacak ibadetlerin diğer vakitlere nispetle kat kat sevaplı olması. 3. İlâhi rahmetin bütün âlemi kuşatması. 4. Allah'ın af ve bağışlamasının coşması. 5. Peygamberimize tam bir şefaat yetkisinin verilmiş olması. Beraat Gecesi ibadeti Bu geceyi ibadet ve taatle geçirmenin pek çok sevabı ve feyzi vardır. Bu geceye mahsus belirli bir ibadet yoktur.Gecenin manevi değeri dolayısıyla çokça tevbe ve istiğfarla, namaz, Kur'ân tilaveti, zikir, ve salavatla, hayır dualarla geçirilmesi, bu gece vesilesiyle muhtaçlara yardım ve benzeri hayırlı amellere özel bir önem verilmesi müstehaptır. Kaza namazının kılınması daha isabetli olacaktır. Hz. Muhammed'in geceyle ilgili hadisi "Şaban ayının yarısı (Beraat gecesi) olduğunda, gecesinde kalkın ibadet edin, gündüzünde de oruç tutun! Muhakkak ki yüce Allah, o günde dünya semasına iner ve imsak vaktine kadar şöyle der: "Affedilmeyi dileyen yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Şifa dileyen yok mu, şifa vereyim. Şunu isteyen yok mu vereyim..." (İbn Mâce) Peygamberimiz ne dedi? Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde Berat Gecesinin feyiz ve bereketini çeşitli şekillerde nazara vermektedir. Bu konuda Resul-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur: İlahi rahmet coşmuştur Çünkü o gece İlâhi rahmet coşmuştur.

Berat Gecesi beşer mukadderatının programı çizilirken insanlara verilen eşsiz bir fırsattır. Bu fırsatı değerlendirip günahlarını affettirebilen, gönlünden geçirdiklerini bütün samimiyetiyle Cenab-ı Hakka iletip isteklerini 0ndan talep eden ve belalardan 0na sığınan bir insan ne kadar bahtiyardır. Buna karşılık, her tarafı kuşatan rahmet tecellisinden istifade edemeyen bir insan ne kadar bedbahttır.



                     http://www.cumahutbeleri.net/wp-content/uploads/2009/11/berat_kandili.jpg



Kayıt tarihi : 26.07.2010 - Toplam yorum : 3

Tüm İslam Aleminin Bu Mübarek Gecesi Kutlu Olsun ...

Murat :) Allah Razı Olsun... Bu gece edilen dualarımız ve tövbelerimiz kabul olur inşallah....

Kayıt tarihi : 26.07.2010 17:59:00 - Yorum sahibi: çarşı 10

Kandilimiz mübarek, yaptığımız ve yapacağımız dualar kabul olsun inşallah...

Murat :) Amin ... Cümlemizin bu gece edeceği dualar kabul olur inşallah. Allah hepimizin şükrünü daim kılsın...


Kayıt tarihi : 26.07.2010 19:00:00 - Yorum sahibi: ecz35

Ayrı Gayrı....


Dalgalandım da duruldum gayrı,
Yok bir dileğim mevlamdan gayrı
Olmaz hakkın adın zikredenin,
Taht-ı gönlünde O'ndan gayrı .....

Ey uğruna canım feda diyeceğim,
Senin aşkına bir değil bin can verececeğim,
Tüm alemde yok ! Böyle bir aşkla seveceğim,
Elbet zaman durduğunda her kul gibi yanına geleceğim....

O yüzden diyorum her an adını kalbimle dilim ayrı,
Senin aşkın, sade kalple değil bedenden ayrı,
Vuslat vakti geldiğinde beden kalacak ruhtan ayrı,
O vakit asılacak her koyun bacaktan ayrı ayrı,
İşte o an kalmayacak hiç bir gönülde ayrı gayrı.....

Murat Başaran

Kayıt tarihi : 27.07.2010 00:22:00 - Yorum sahibi: ombasaran




Günlük yazmak için üye girişi yapmalısınız, üye girişi yapmak için buraya tıklayın.




Günlük nedir? | Günlüklerim | Yeni kayıt | Günlük ara

Kelime Cambazı
Kelime Cambazı
Toplam 0 yarışmacı
Kelime Hazinesi
Kelime Hazinesi
Toplam 0 yarışmacı
İkili Bilgi Yarışmaları
İkili Bilgi Yarışmaları
Toplam 0 yarışmacı
Bir günlük hediye (ücretsiz) seçkin üyelik için buraya tıklayın

Ayın Yarışması

Aralık ayı boyunca her gün İnteraktif yarışmasına katılabilir ve hergün 48 TL değerinde bir yıllık seçkin üyelik kazanan kişilerden biri siz olabilirsiniz.
Hemen yarışmak için buraya tıklayın

Günün Yarışması

Sayın kullanıcımız, bugün BONUSmatik yarışmamıza ücretsiz üye olarak katılabilirsiniz.

Şimdi BONUSmatik yarışmamıza ücretsiz üye olarak katılmak için buraya tıklayın

Bilgi

Üye olan herkese
10 BONUS
Üye olmak için tıklayın
Tavsiye edenlere
10 BONUS
Tavsiye için tıklayın
Tıkla Hemen
Bonus Kazan

Bonus için tıklayın
İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın
birmilyon.com bilgi merkezli bir sitedir, bilginin paylaşılması ve çoğaltılması ilkesine dayanarak,
birmilyon.com da yer alan hertürlü soru ve bilgi yarışması tamamen paylaşıma açıktır.
Seçkin üyelik | Bilgi yarışmaları | Kelime ve Zeka Yarışmaları | Günlük | Foto kulüp | Bir sorum var | Serbest kürsü
Normal üyelik | Bilgi yarışması | Çocuk yarışması | Soru gönder | Bir işlem | Bir kelime | Timsah avı
Kullanım Şartları | Güvenlik ve Gizlilik | birmilyon.com V8 turbo

Bilgi Yarışması

0,2177734